Oksijensiz Doku Hastalanır

Oksijensiz Doku Hastalanır

Hayatla en kuvvetli bağımız “NEFES”… Yaradanın, bizlere verdiği en büyük mucize… Yaşam yolculuğumuzun başından-sonuna kadar eşlik eden, farkında olmadan yaptığımız, basit ,doğal, otonom sistem… Günde ortalama 21.000 civarında nefes alıp-veriyoruz. Ama asıl soru; doğru nefes alıyor muyuz? Yetişkinler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki akciğer kapasitesinin sadece %25-30 ‘unu kullanıyoruz… Nefessiz yaşam sadece birkaç dakika… Vücudumuzun ve organlarımızın yaşamlarını sürdürebilmeleri için oksijen ana ihtiyaç. Oksijene ulaşmanın tek yolu ise NEFES…

Doğru alınan nefes ile, vücuttaki kan kalitesi, artmış olan oksijen oranı nedeniyle yükselir. Bu da sistemden toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Besinler daha iyi emilir ve sindirilir. Mide gibi sindirim sistemi organları daha fazla oksijen alır ve daha iyi çalışır. Beyin, omurilik, sinir merkezleri ve sinirler dahil olmak üzere sinir sisteminin sağlığında düzelme sağlanır. Bunun nedeni artan oksijen girişiyle sinir sisteminin iyi beslenmiş olmasıdır. Bu da vücudun her bölgesine ulaşan sinir sisteminden tüm vücuda sağlık yayılması anlamına gelir.

Ani gelişen bir dolaşım bozukluğunun kalbe giden oksijeni durdurması; kalp krizine, beyne giden oksijeni durması; beyin kanamasına yol açabilir. Beynimizin, diğer organlara oranla daha fazla oksijene ihtiyacı var. Doğru nefes almıyorsak, beynimize yeterli oksijen gitmiyor demektir. Beyne, oksijeninin yetersiz gitmesi ; zihinsel bulanıklık, algıda bozukluk, öğrenme zorlukları, negatif düşünce, depresyon ve ardından işitme ve görme bozukluklarına sebep olabilir. Sonuç olarak nasıl nefes aldığımız “kaliteli ve sağlıklı” bir yaşam için çok önemli ve gerekli… Yanlış nefes alışkanlıklarının, getirdiği yetersiz oksijen alımının yaratabileceği rahatsızlık ve hastalıkların listesi uzun.
Oksijenin insan sağlığındaki önemli rolüne ve hastalıklarla başa çıkmaya yardımcı olduğuna dair birçok bilimsel çalışma vardır.

Ciddi tüm hastalık durumlarında buna bağlı olarak eşlik eden oksijen seviyelerinde bir düşme durumu görmekteyiz. Vücut dokularında, düşük seviyede oksijen olması hastalıklar konusunda kesin bir göstergedir. Hipoksi ya da dokularda oksijen yetersizliği, dejeneratif tüm hastalıkların temel nedenidir. Oksijen bütün hücreler için yaşam kaynağıdır.

Tanınmış Moleküler Biyolog ve Genetisyen Dr. Stephen Levine

İtalya’da bir hastanede yapılan araştırma, 12 Nefes seansına katılmış yirmi kişinin durumundaki olumlu değişimi açıkça göstermektedir. Hepsi de oksijen kapasitelerini %65, %85 civarında arttırırken; fiziksel, zihinsel ve duygusal durumları da önemli ölçüde ilerleme göstermiştir.
“Kanserin sadece bir ana nedeni vardır. O da beden hücrelerinin normal oksijen soluması yerine anaerobik (yani, oksijen bakımından yetersiz) hücre solunumunu gerçekleştirmesidir.

Doktor Otto Warburg
Nobel Tıp Ödülü Sahibi (Kanser Araştırmaları nedeniyle)

Zaman içinde ve farkında olmadan, farklı nefes yani ters nefes veya sığ nefes alışkanlıkları oluşturuyoruz.Teknolojinin hızlandırdığı zaman; zamana yetişmenin üzerimizde yarattığı ağır baskı ve stress.. Stres ve baskı altındayken bir çoğumuz ya nefesimizi tutuyoruz yada kısa-sığ nefesler alıyoruz. Yetersiz nefes – dolayısıyla yetersiz oksijen alımı gerçekleşiyor. Bu da kişinin doğru karar alamamasına ve davranışlarını kontrol edememesine yol açıyor. Kişinin vücut dilini de etkiliyor, kişi hareketleriyle etrafına stres altında olduğunu yansıtıyor. Yaşanan kaos, iç sesin yoğunlaşması; kişileri; doğal ve rahat oluş halinden, mutsuz, huzursuz, öfkeli, anlamsız hayatlar süren kişiler haline getiriyor..

Negatif duygu durumları karşısında; aklın sakinleştirilip, düşüncelerin netleşmesi ve aklın verimli çalışması, nefes kalitesi ve alınan oksijen ile doğru orantılı..Dolayısıyla nefesinin farkında olan, nefesini yöneten zihnini de yönetir. nefes atölyelerimizde yaptığınız çalışmalarla bilinçli, farkında olunan bir nefes ile hem hayata bakış açınız değişecek hemde düşünce alışkanlıklarınız.Doğru nefes rözenans alanınızda olumlu yönde açılım ve değişim yaratacaktır.

Doğru nefes alarak, akciğerlerin bolca oksijenlenmesini önleyen diğer unsurlar; yanlış duruş ve yanlış giysi alışkanlıkları… Nefes alırken diyafram kasını kullanmak yerine; tam ve derin nefes alınmasını engelleyen, karnı içe çekerek durmayı alışkanlık haline getirmek ve solunum sırasında sadece bel kaslarının kullanılması, omurganın eğik duruşu diyafram aşağı rahatça hareket edememesine yol açar ve bu durumda akciğerler tam kapasiteyle çalışmaz. Sonuç; yetersiz oksijenlenme… Ve bedenimizde farkında olmadığımız, nedenini anlayamadığımız bir gerginlik… Kullanmadığımız gergin ve sert bir diyafram…

Nefes atölyesi çalışmaları sırasında; diyafram kasını çalışma prensiplerini öğrenip, güçlendirip, tam kapasite ile kullanırsınız. Derin, bağlantılı nefes almayı tekrar hatırlar, bedeninizde oksijenin ulaşmadığı bölgeleri tespit eder, doğru nefes alışkanlığını yaşamınıza geçirirsiniz… Diyafram kasını güçlendiren egzersizler öğrenip uygulayarak, holistik nefes terapi seanslarıyla daha açık, akıcı ve bilinçli pür nefes dolu bir yaşam sizin olur.

Nefes çalışmalarıyla sadece hayata bakış açınızı değil, düşünce alışkanlıklarınızla beraber yaşamınızı da değiştirmeniz mümkün olur.

Gamze Çelikcan
Nefes Koçu & Terapisti